ForumArsiviz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ForumArsiviz


Hoşgeldin ..::Misafir::..



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Irak ve Irak Tarihi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
[_HiTMaN_]
Moderatör
Moderatör
[_HiTMaN_]


Erkek Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 294
Yaş Yaş : 39

Nerden Nerden : KoNyA
Lakap Lakap : Muhammed Sercan DADAK
Ruh Hali Ruh Hali : Irak ve Irak Tarihi Keyifl10
Burç Burç : Irak ve Irak Tarihi 147a
İfade İfade : Irak ve Irak Tarihi Icon_king
Aktiflik Aktiflik : Irak ve Irak Tarihi Rank1012
Tecrübe Tecrübe : Irak ve Irak Tarihi Rank1113
Paylaşım Paylaşım : Irak ve Irak Tarihi Rank1014
Uyarı Uyarı :
Irak ve Irak Tarihi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Irak ve Irak Tarihi Right_bar_bleue

Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/06/08

Irak ve Irak Tarihi Empty
MesajKonu: Irak ve Irak Tarihi   Irak ve Irak Tarihi Icon_minitime12/29/2008, 22:27

Irak’ın bulunduğu Mezopotamya bölgesi dünyanın
ilk önemli yerleşim merkezlerinden biridir. M.Ö. 7. yüzyıla kadar
Sümer-Akad, Babil ve Asurların elinde kalmış, bu tarihte ise Perslerin
eline geçmiştir. Bölgede İslamiyetten önceki Araplar da Main, Sebai ve
Himyeri devletlerini kurdular.

İslamiyetin doğuşu ve hızla gelişmesi ile birlikte Müslümanlar uzun
süre bölgeye hakim oldular. Müslümanların dördüncü halifesi Hazret-i
Ali’nin kabri Necef’tedir. Oğlu Hazret-i Hüseyin de burada Kerbela’da
şehid olmuştur. İmam-ı A’zam Ebu Hanife,Ahmed bin Hanbel, Abdülkadir
Geylani gibi büyük alim ve veliler Bağdat ve Kufe’de yetişmişler,
insanlığa ilim ve hikmet yaymışlardır. Bu üç zatın türbesi
halenBağdat’tadır.

Bağdat 762’den itibaren yeni baştan imar edilerek Abbasilerin yani,
İslam dünyasının başşehri oldu ve dünyanın en önemli kültür
merkezlerinden biri haline geldi. Bilhassa 786-809 seneleri arasında
halifelik yapan Harunürreşid ve oğlu Me’mun zamanında Irak dünyanın en
parlak ilim ve kültür merkezi oldu. Ancak 1258’de Irak’a giren Moğol
hükümdarı Hülagü, şehirleri yakıp yıkmış, binlerce Müslümanı
öldürmüştür.

Daha sonraki tarihlerde de eski günleri bulamayan Irak, sırasıyla
Celayirliler, Timuroğulları, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve
Safevilerin hakimiyeti altında kaldı. 1515’te Kuzey Irak’ın Osmanlı
topraklarına katılmasını takiben Kanuni Sultan Süleyman Han 1534’te
ülkenin tamamını fethetti. Irak, Osmanlı hakimiyetinde kaldığı yaklaşık
beş asırlık süre zarfında en parlak dönemlerini yaşadı.

Kıymetli alimler İstanbul’a götürülerek, çalışmaları için her türlü
imkan temin edildi. Osmanlı Sultanı Dördüncü Murad Han zamanında Bağdat
ikinci defa fethedildi. Bu fetihte padişah bizzat harbe iştirak etmiş,
kale kapısı yıkılırken elindeki gürzle o da yardım etmişti. Kalenin
fethinden sonra Şiilerin yıktığı İmam-ı A’zam türbesini yeniden inşa
ettirdi.

Irak’a göz koyan İngilizler, Birinci Dünya Savaşı sırasında 20 Kasım
1914’te Basra’ya girdiler. Ancak 29 Mayıs 1916’da Irak ve Osmanlı
Kuvvetleri “Selman Pak” meydan savaşında İngilizleri yenerek tamamını
esir ettiler. Birinci Dünya Savaşından sonra Osmanlılar bölgeden
çekildiklerinden Iraklılar yalnız ve zayıf kaldılar. Bunu farkeden
İngiltere 1918’de ordularını Musul’a soktu.

1920’de yapılan son Roma Konferansında da Irak’ın İngiliz mandası
altına girmesi kararlaştırıldı. 1930’da İngiltere Irak’a sözde
bağımsızlık tanıdı. 1933’te de Faysal’ın oğlu Gazi, kral oldu.
Irakİkinci Dünya Savaşına girmedi. Ancak bütün İngiliz sömürgeleri gibi
savaştan etkilendi.

14 Temmuz 1958’de Irak ordusu, 22 yaşındaki Kral İkinci Faysal’ın da
öldürüldüğü kanlı bir darbe ile yönetime el koyarak cumhuriyeti ilan
etti. Ancak darbeci Abdülkerim Kasım tam bir diktatör olduğundan,
Irak’a İngilizlerden fazla bir hürriyet vermedi. Bunun üzerine
Sosyalist Arap Baas Partisi aynı senenin 8 Şubatında yönetimi ele
geçirdi. 18 Kasım 1963’te işe Arif Kardeşler, karşı darbe ile başa
geçti.

Beş sene sonra 30 Temmuz 1968’de de Baas Partisi yeni bir darbe yaparak
ikinci defa yönetimi ele geçirdi. Saddam Hüseyin’in başkanlığındaki
Devrim Komuta Konseyi ve Sosyalist Arap Baas Partisi bugün de
işbaşındadır. 22 Eylül 1980’de başlayan Irak-İran savaşı ülkede
yüzbinlerce insan kaybına, milyarlarca dolarlık zarara huzurun, barışın
ve düzeninin bozulmasına yol açtı. Sekiz sene gibi uzun bir savaş
sonunda, 20 Ağustos 1988’de ateşkes imzalandı.

1990 ortalarında Irak orduları Kuveyt’e girerek burayı işgal etti.
Bunun üzerine başlayan Körfez Krizi petrol fiatlarının artmasına ve
ekonomik dalgalanmalara sebep oldu. ABD-Suudi Arabistan’ın güvenliğini
sağlamak için 500.000 asker, birçok Avrupa devleti de Basra Körfezine
donanma gönderdi.

Irak’a, Kuveyt’i boşaltmak için verilen sürenin bittiği 16 Ocak 1991
günü, Müttefik güçler askeri harekata başladı. Bir ay zarfında Irak
mağlub olarak Kuveyt’ten çekilmek mecburiyetinde kaldı. Ateşkes
antlaşması imzalanarak barış görüşmelerine başlandı. Amerika Irak’ın
kuzey sınırındaki kürtleri korumak için askeri birlik bulundurmaktadır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumarsiviz.com/
[_HiTMaN_]
Moderatör
Moderatör
[_HiTMaN_]


Erkek Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 294
Yaş Yaş : 39

Nerden Nerden : KoNyA
Lakap Lakap : Muhammed Sercan DADAK
Ruh Hali Ruh Hali : Irak ve Irak Tarihi Keyifl10
Burç Burç : Irak ve Irak Tarihi 147a
İfade İfade : Irak ve Irak Tarihi Icon_king
Aktiflik Aktiflik : Irak ve Irak Tarihi Rank1012
Tecrübe Tecrübe : Irak ve Irak Tarihi Rank1113
Paylaşım Paylaşım : Irak ve Irak Tarihi Rank1014
Uyarı Uyarı :
Irak ve Irak Tarihi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Irak ve Irak Tarihi Right_bar_bleue

Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/06/08

Irak ve Irak Tarihi Empty
MesajKonu: Geri: Irak ve Irak Tarihi   Irak ve Irak Tarihi Icon_minitime12/29/2008, 22:29

Irak

Irak ve Irak Tarihi 125px-Flag_of_Iraq.svg

Irak,
Osmanlı Devleti'nin çöküşünün ardından Ortadoğu'da kurulmuş olan
devletlerden birisidir. Tarih içinde daha önce yaşamış bir Irak devleti
veya bir Irak halkı olmamıştır. Irak adı da Osmanlı İmparatorluğu
döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı Irak kelimesiyle
isimlendirilmesinden gelmektedir.

Osmanlı
dönemindeki Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerinin bir araya gelmesiyle
Irak oluşmaktadır. Irak 18 ayrı şehirden meydana gelmektedir. Yaklaşık
23 milyon nüfusa sahip olan Irak'ın %97'si Müslüman (%65 Şii, %32
Sünni), %3'ü ise Hıristiyan'dır. Etnik dağılım olarak ise %72-75 Arap,
%22-25 Kürt[kaynak belirtilmeli],%8 Türkmen, %2 Asuri ve diğer etnik unsurlardır.


Şiiler
Güney Irak'ta yaşarken, Bağdat civarında Sünni Araplar, Kuzey Irak'ta
ise Kürt ve Türkmen nüfus yaşamaktadır. Irak'ta çok önemli petrol
yatakları mevcuttur. Suudi Arabistan'dan sonra dünyanın en büyük ikinci
petrol rezervine sahip ülkesidir.


Irak,
dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı
Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da
yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile
Körfez'in önemli ülkelerinden biri durumundadır.


Irak
uzun yıllar İngiltere’nin hakim gücü altında idare edilmiştir.
İngiltere’nin 1971’de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge
üzerinde ABD başat güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta
Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır.
Yakın dönem Irak tarihinin ABD tarafından şekillendirildiğini söylemek
mümkündür.


Coğrafyası ve Jeostratejisi

Körfez
ülkeleri arasında Irak, Suudi Arabistan ve İran’dan sonra 437.072 km²
ile en büyük yüzölçüme sahip ülkedir. Arap olmayan dünya ile komşu tek
Arap körfez devleti Irak, Kürdistan dağlık bölgesi ile kuzeyde Türkiye,
batıda Suriye ve Ürdün, doğuda İran, güneyde Suudi Arabistan ve Kuveyt
ile çevrilidir. Irak’ın Körfez ile ilgisi denize çok kısa olan
cephesinden kaynaklanır: 924 km² su alanına (kara suları) sahiptir. Bu
görünümü ile tipik bir kara devleti olarak Irak, sınırlı bir stratejik
derinliğe sahip olan Kuzey Irak’taki dağlık arazi dışında her taraftan
savunmasız sınırlarla çevrili ve denize ulaşımı ise yetersizdir.
Körfez’in üç büyüklerinden Irak’ın komşuları İran ( 1.458 km), Suudi
Arabistan (814 km), Suriye (605 km), Türkiye (331 km), Kuveyt (242 km)
ve Ürdün (181 km) ile olan toplam sınır uzunluğu 3.631 km’dir.


Sahip
olduğu petrol rezervleri ve tarıma elverişli toprakları ile jeopolitik
öneme sahip olan Irak; Saddam Hüseyin’in etkisi ve bölgede (özellikle
Irak üzerinde) hakim unsur olan ABD politikaları ile de Orta Doğu ve
Körfez’in stratejik hassasiyete ve öneme sahip önemli bir ülkesi
durumundadır.



Irak ve Irak Tarihi 300px-Iraq_map2


İklimi

İklimini
irdelediğimizde Irak’ta, soğuk ve kurak kışlar, sıcak, bulutsuz yazlar
görülür. Çoğunlukla çöl olması bu sayılan iklimsel sonuçları doğurur.
İran ve Türkiye sınırı boyunca uzanan kuzeydeki dağlık bölgeler, yoğun
kar yağışı altındadır. Bazen Orta ve Güney Irak’ta sel görülür. Toz ve
kum fırtınaları da diğer doğal afetler arasında yer alır. Çoğunlukla
geniş düzlüklerden oluşan bir arazi yapısı vardır. İran sınırında büyük
bataklıklar görülür.

Demografik Göstergeler

2000
yılı nüfus tahminlerine göre Irak, 22.7 milyon kişilik bir nüfusa
sahiptir. Toplam nüfusun %72’si Arap, %18'ü Kürt, %10’si Türkmen ve
geri kalanlar ise Asuri ve diğer etnik gruplara mensuptur. %97’si
Müslüman olan halkın geri kalanı diğer dinlere mensuptur. Irak’ın
nüfusunda dini grupların dağılımı ise, %65’i Şii mezhebine müntesip
Müslümanlar, %35’i Sünni mezhebine müntesip Müslümanlardan oluşmaktadır.


Irak
oldukça genç bir nüfusa sahip olup nüfusun %55’i 15-64 yaş grubuna,
%42’si 0-14 yaş grubuna, % 3’ü 65 yaş ve üzeri gruba dahildir. Ortalama
ömrün yaklaşık 66.5 yıl olduğu Irak’ta bebek ölüm oranlarının
yüksekliği ( %6,2 ) önemli bir sorundur. Irak nüfusunun %58‘i okuma
yazma bilmektedir. Bu oran erkeklerde %70.7’ye çıkarken, kadınlarda
%45’e inmektedir. 2000 yılı nüfus artış hızı %2.86 olarak tahmin
edilmiştir. Bu itibarla günümüzde Irak’ın nüfusu verilen nüfus artış
hızını dikkate alırsak 23 milyonun üzerinde seyrettiği muhtemeldir.


Tarihi

En
eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları
arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler
dönemlerinde, en parlak devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en
önemli kültür ve ticaret merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar
tarafından fethedilmesinden sonra Hz. Ali döneminde İslam'ın merkezi
haline getirilmiş ve başkent Kufa'ya taşınmıştır. Hz. Ali ile Emeviler
arasındaki Saffayin
savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge
günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine
sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hakim
olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine
girmiştir. 1258 yılından itibaren ise Moğol istilasına uğramış ve iki
yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır.Tarihi kaynaklar, Dicle Nehri’nin
günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra
Körfezi’ ne taşıdığını kaydederler. Ve hatta telef edilen/yok edilen
binlerce kitapla ilimde kaç asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta
olup aynı zamanda bize Bağdat’ ın o günkü ilmi seviyesini gösteren
önemli bir husustur. Daha sonraları Akkoyunluların hakimiyetine
1444-1467) giren, 1499-1508 yılları arasında Safevilerin istilasına
uğramıştı.Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safavi devleti döneminde
özellikle yaratılmış ve abartılmıştır. Safaviler kendi iktidarlarını bu
mezhep farklılığına dayandırıp oluşturmuşlardır. Tarih boyunca Irak,
Sünni Anadolu Türkleri ile Şii İran Türkleri arasındaki hakimiyet
mücadelesine sahne oldu. Bu mücadele 1534'te Osmanlıların lehine
sonuçlanmış ve ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Abbasi
dönemi 750-1258 hariç, 1920’ye kadar süren 2000 yıl boyunca Irak ya
başka bir yerde merkezi olan bir imparatorluğa tabi
olmuştur,(Umaydiler, Moğollar, İlhanlılar ve Osmanlılar) ya da Doğu
Akdeniz ülkeleri ile İran arasındaki sınır bölgesini oluşturmuştur.


Birinci
Dünya Savaşı esnasında Osmanlının Ortadoğu'dan çekilmesini neden olan
bazı yerel isyanlar olmuştur. Bu isyanlarda İngilizlerin
kışkırtmalarıyla Mekke Emiri Şerif Hüseyin kullanıldı. Şerif Hüseyin ve
oğullarına Osmanlının yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap
Devletinin Krallığı vaad edildi. Fakat gerçekler söylendiği gibi
değildi. Ortadoğu farklı bir paylaşıma sahne oluyordu. Britanya, Fransa
ile yapılan Syces-Picot Antlaşması uyarınca Musul’u, Fransızların
Verimli Hilal’ in (Mısır’da Nil nehrinin suladığı alanı,Levant’ı
-İsrail’in bulunduğu orta bölüm- ve Fırat’la Dicle nehirlerinin
suladıkları alanı kapsar) kuzeyindeki etki alanından uzaklaştırmıştır
ve bilahare Milletler Cemiyeti’nin de Filistin ve Irak yönetimini
Britanya’ya bir hak olarak tanımasıyla Britanya Nil’ den İndüs’ e kadar
kırılmaz bir stratejik üstünlük sağlamıştır.


Sykes-Picot
Antlaşması 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında bir anlaşma
yapıldı. Bu anlaşma özellikle Ortadoğu'nun bugünkü haline gelmesine
sebep olması açısından önemlidir. İngiliz Subay Mark Sykes ile Fransız
subay Georges Picot Kahire'de bir araya gelerek masa başında
Ortadoğu'yu iki ülke arasında paylaştırdılar. Bu anlaşmaya göre yeni
yapay devletler kuruldu. Sykes-Picot hattı denilen bu sınırlar, o
dönemin koşullarında Dünyanın iki büyük emperyalist gücü olan İngiltere
ve Fransa'nın Ortadoğu'ya bakış açılarını yansıtmaktadır. Fransız ve
İngiliz subaylar bölgenin etnikdinsel yapısını göz önünde bulundurmadan
sadece kendi çıkarları doğrultusunda harita üzerinde yeni ülkeler
oluşturup bazı etnik grupları da parçaladılar. Bu anlaşma sonucunda
kurulan devletlerden Irak, Ürdün, Filistin İngiliz bölgesi; Suriye,
Lübnan
ve Fransız bölgesi oldu.

Irak’ın
tarihi gelişimi ekseninde şimdiye kadar aktarılanları kısaca özetlemek
gerekirse, Irak, sahip olduğu coğrafi özellikleri itibariyle ovanın
müdahaleye açıklığı sonucu muhtelif güçlerin hakimiyetine girmiş,
istilalara uğramış, 1534 yılında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan
Süleyman tarafından Osmanlı hakimiyetine dahil edilerek, I. Dünya
Savaşı’na kadar uzun yıllar Osmanlı Devleti’nin bir eyaleti olarak
kalmıştır. 1918 yılında Irak, Osmanlı Devleti’nden tamamen ayrılmış ve
1920 yılında yapılan San-Remo Konferansı’nda Milletler Cemiyeti’nin de
tanıdığı bir hakla İngiliz manda yönetimine verilmiştir.

Modern Irak

Modern
Irak, 1920’de Osmanlıların I. Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle birlikte
İngilizlerin Osmanlı eyaletleri olan Musul, Bağdat ve Basra’yı yeni bir
politik oluşum olarak değiştirmeleri sonucu, Fırat-Dicle Havzasını
kontrolü altına alan ve yakın bir bölge devleti tarafından yönetilmeyen
yeni bir oluşumdur.

İngilizler başta
ülkeyi bizzat yönetmeyi düşünmüşlerse de ancak halkın sert
muhalefetiyle karşı karşıya kalmışlardır. Çıkan isyanlarda özellikle
Şii halk rol almışlardır. Şiilerin çoğunlukta olduğu Necef, bu dönemde
isyanın merkezini oluşturmuştur. Sonuçta İngilizler tarafından Hz.
Muhammet'in soyundan gelen Kral Faysal Irak'ın başına geçirilmiştir. Bu
yöntemle İngilizler hem Irak'a tamamen hakim olmak hem de Osmanlının
ardından doğan halife boşluğunu bu şekilde doldurarak diğer İslam
ülkelerine de etki etmeyi planlamıştır

Kral
Faysal başa geçmesiyle beraber yaşanan en önemli gelişme Arap
ulusçuluğunun teorisyeni Sati el Hüsri'nin Irak'a getirilmesidir. Onun
kurduğu Arap birliğine yönelik eğitim sistemi özellikle Şii grupların
tepkisini toplamıştır. Kral Faysal güçlü ve bağımsız bir Irak
kurabilmenin yolunun güçlü bir ordudan geçtiğini biliyordu. Bu nedenle
bu tip bir ordunun oluşması için çalışsa da Iraklı Kürtler ve Şiilerin
olumsuz tavrıyla karşılaşmış ve askere almalarda daima sorunlar
çıkartmışlardır. Her iki topluluk da Sünni Araplara asker olarak hizmet
etmeyi reddetmişlerdir.

İlerleyen
yıllarda Sünnilerle Şiiler arasındaki entegrasyon süreci yaşanmış
karşılıklı evlilikler ve ticaret ilişkileri olmuştur. 1928 gelindiğinde
88 kişilik Irak parlamentosunda 26 Şii üye vardı. 1930 yılında Irak
hükümeti bağımsız bir devlet olma yolunda İngiltere ile 25 yıllık bir
anlaşma imzalarken, 1932 yılında Irak Milletler Cemiyetine bağımsız bir
devlet olarak katıldı. 1933 Kral Faruk'un ölümünün ardından ülkede
dinsel ve etnik çatışmalar arttı.

1935'te
İtalyanların Habeşistan'ı işgali Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle
güvenlik endişesinin oluşmasına sebep olmuştur. İtalyanların kuzey
Afrika'da kurduğu bu hakimiyeti Yemenle yaptığı anlaşmayla Kızıl
Denizin çıkışını kontrol eder hale gelmesiyle Ortadoğu'ya taşımayı
planlıyordu. Bu nedenle Ortadoğu ülkeleri arasında Sadabat paktı
kuruldu.

İkinci Dünya savaşı yıllarında
hakim güçler arasında yaşanan mücadele Irak üzerinde de olmuştur.
Almanlar yaptıkları darbe ile kendilerine yakın bir yönetimi başa
getirseler de, yapılan ikinci darbe ile İngilizler tekrar hakimiyeti
kurmuşlardır. İkinci Dünya savaşı yıllarında Türkiye sınırlarına kadar
gelen Almanların amaçlarından birisi de Türkiye'yi geçerek Irak'taki
yandaşlarına yandım edip, buradaki İngiliz hakimiyetini kırmaktı. Fakat
daha sonra Alman ordularının Rusya'ya dönmesi, Türkiye'nin işgali ve
Irak'a ulaşma planlarından vazgeçmesine sebep oldu. İngilizler Irak'ı
da Almanya'ya karşı savaşa girmeye teşvik etse de Irak yönetimi
Türkiye'yi örnek alarak aynı politikaları izlemiş ve savaşa girmemiştir.


1936
yılında Kürt kökenli bir Albay olan Bekir Sıtkı liderliğinde bir darbe
gerçekleşti. 1941'de ise Mayıs harekatı olarak bilinen ikinci bir darbe
oldu. 1945 yılında Arap ülkeleri bir araya gelerek, bir Arap Birliği
örgütü kurdular. Arap Birliği harekatı Arap ülkeleri arasında
milliyetçilik duygularının da artmasına sebep oldu. Bunu sonucu olarak
da Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan bir tek ülke olarak birleşme düşüncesi
ortaya atıldı. Arapların birleşme düşüncesini özellikle İngiltere
destekliyordu. Bu birleşme ile İngilizler, Suriye ve Lübnan'daki
Fransız hakimiyetini kaldırarak bu bölgeleri de kendi hakimiyeti altına
almayı amaçlıyorlardı. Diğer güçlü bir Arap ülkesi olan Mısır'da bu
birleşmeye karşı çıkıyordu. Onun endişesi ise Arap dünyasının en büyük
ülkesi olma özelliğini yitirecek olması idi. Ortadoğu'da İngilizlerin
etkisinin zayıflaması, İsrail
devletini kurulması, Mısır'ın muhalefeti gibi nedenlerle bu birlik fikri hayata geçirilemedi. 1960'lı yıllarda Mısır ve Suriye'nin birleşmeleri dışında Arap ülkeleri arasında bir birleşme yaşanmadı.

İsrail'in
kurulması ile Arap Türkiye ilişkileri yeni bir dönem girdi. ABD'nin
etkisi ile Türkiye'nin İsrail devletini tanıması Arap ülkelerinde tepki
ile karşılandı. Türkiye bu tepkileri azaltmak ve yeni müttefikler
bulabilmek için Irak'la yakınlaşmaya çalıştı ve ABD ve İngiltere'nin
aktif katılımlarıyla Bağdat Paktını imzalandı.

İkinci
Dünya savaşı sonrası Dünya üzerindeki güç dengelerinde büyük değişmeler
yaşandı. İngiltere hakimiyetini yitirirken ortaya çıkan boşluğu ABD ve
Sovyetler doldurmaya başladı. Irak ise bu dönemde Sovyetler Birliği
yanında yer aldı.

1958 yılında gerçekleşen
kanlı darbe ile Krallık devrilip, Cumhuriyet ilan edildi. General
Abdülkerim Kasım cumhurbaşkanı oldu. Irak bu darbenin ardından Bağdat
Paktı'ndan çekildiğini açıkladı. Irak'ta bu dönem özellikle komünizm ve
etnik milliyetçiliğin hızla yayıldığı yıllardır.

Irak'ta
yaşanan bu değişiklik Ortadoğu'daki tüm dengeleri alt üst etti.
Irak'taki bu darbeden etkilenen Suriye'de benzer bir askeri darbe
yaşandı. Ortadoğu'nun tamamen Sovyet Rusya'nın hakimiyetine girmemesi
için ABD ve İngiltere harekete geçti. ABD Lübnan'a askeri müdahale
yaparken, İngiltere Ürdün'deki karışıklığı bahane ederek burayı işgal
etti.

Ortadoğu'nun önemli bir bölümünün
Sovyet etkisi altına girmesi ABD ve müttefiklerini endişelendirdi.
Özellikle son dönemde açıklanan belgeler Türkiye'nin Irak ve Suriye'de
yaşanan darbelerin ardından ABD'nin baskısıyla bu ülkelere yönelip bir
işgal planı hazırladığı ve daha sonra bazı nedenlerden dolayı bundan
vazgeçtiğini ortaya koymakta.

8 Kasım
1963'te Baas Partisi mensupları ve ordudaki milliyetçileri darbe
girişiminde bulundular. Fakat General Abdülselim Arif yeni lider oldu
ve ülke genelinde komünist avı başlatıldı. 17 Kasım 1968'de Baas
Partisi bir darbe ile iktidarı ele geçirdi. General Hasan el Bekir
Cumhurbaşkanı oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumarsiviz.com/
[_HiTMaN_]
Moderatör
Moderatör
[_HiTMaN_]


Erkek Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 294
Yaş Yaş : 39

Nerden Nerden : KoNyA
Lakap Lakap : Muhammed Sercan DADAK
Ruh Hali Ruh Hali : Irak ve Irak Tarihi Keyifl10
Burç Burç : Irak ve Irak Tarihi 147a
İfade İfade : Irak ve Irak Tarihi Icon_king
Aktiflik Aktiflik : Irak ve Irak Tarihi Rank1012
Tecrübe Tecrübe : Irak ve Irak Tarihi Rank1113
Paylaşım Paylaşım : Irak ve Irak Tarihi Rank1014
Uyarı Uyarı :
Irak ve Irak Tarihi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Irak ve Irak Tarihi Right_bar_bleue

Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/06/08

Irak ve Irak Tarihi Empty
MesajKonu: Geri: Irak ve Irak Tarihi   Irak ve Irak Tarihi Icon_minitime12/29/2008, 22:29

Baas Hareketi

Baas Arap dilinde yeniden diriliş
anlamına gelmektedir. 1940 yılında Suriye'de kurulan bu hareketin ilk
teorisyenleri Ekrem Havrani ile Michel Eflak'tır (Eflak, Suriyeli bir
Hıristiyan ve bu ideolojinin efsanevi lideridir). Baas ideolojisi, amaç
olarak Ortadoğu'da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir.
Partinin sloganı Birlik, özgürlük ve sosyalizm idi. Parti
ideolojisi Parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanıyordu.
Baas hareketi Suriye'de ortaya çıkmışsa da, Irak'ta da taraftar
bulmuştur. Baas Partisi Suriye ve Irak'ta yaptıkları devrimlerle
iktidarı ele geçirmişlerdir. Saddam Hüseyin ve Hafız Esad Baas akımının
son temsilcileridir.

Temmuz 1979'da ise Saddam Hüseyin, Hasan El Bekir'i devirerek cumhurbaşkanı oldu.

İkinci
Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Soğuk Savaş tüm dünyayı iki kampa
ayırmıştı. 1980'li yıllar Sovyetler'in çözülme sürecine girmesine ve
Soğuk Savaşın sonuçlanmasına sahne oldu. İki kutuplu bir dünyadan tek
kutuplu bir dünyaya doğru etkinlik haritası tekrar çizilmeye
başlanması, Ortadoğu'ya da yansıdı.

Ortadoğu'yu etkileyen bir diğer önemli gelişme de, 1979 yılında İran'da yaşanan İslam Devrimi oldu.

Sosyo-Kültürel Dokusu

Resmi
dili Arapça olan ülkenin diğer konuşulan dilleri: Kürtçe (Kürt
bölgelerinde resmi dil), Asurice, Ermenice’dir. Etnik bir çeşitlilik
arz eden Irak ağırlıklı olarak Araplar’dan oluşmakta ve ilaveten Kürt,
Türkmen, Asuri ve diğer etnik gruplar da bulunmaktadır. �’si Müslüman
( `.65’i Şii, 2.37'si Sünni ) olan ülkenin geri kalan yüzdesinde
Hıristiyan ve diğer dinler yer alır.

Irak’ın
diğer Arap ülkeleri ile karşılaştırıldığında geniş bir kentli orta
sınıfa ve göreceli bir kalifiye işgücüne sahip olması dikkatleri çeker.
Irak, Arap ülkeleri arasında, Mısır'dan sonra en fazla bilgiye sahip
olan ülke konumundadır.


Etnik Yapı

Irak Türkmenleri,
Irak'ta yaşayan Türklere 1959 yılından sonra, Irak Devleti tarafından
Türkiye ile olan kan ve kültür bağlarını unutturmak için,resmi olarak
Türkmen denilmiştir.
1918'de sona eren Birinci
Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'den koparılarak, Irak adı ile kurulan
devletin vatandaşları olarak varlıklarını sürdüren Türklere, uzun
yıllar Türkler diye söz edilmiştir.

Türkler,
Lozan Konferansı sıralarında İngiliz heyeti tarafından da Türkmenler
olarak ifade edilmişlerdi.Irak'ta cumhuriyet dönemini başlatan
Abdülkerim Kasım yönetimi de, Türklerin Türkmen olduklarını, bu
bakımdan Irak'taki Türk topluluğunun Türkiye değil, Orta Asya kökenli
olduklarını göstermeğe çalışmış ve güya Irak'taki Türkmenlerin Türkiye
ile olan soy ve kültür bağlarını böylece kesmeye çalışmışlardır.

Irak'ta İlk Türkler

Türklerin
Irak'a ilk girişleri 674 tarihlerine kadar uzanmaktadır. Emevî Halifesi
Muaviye tarafından Horasan'a gönderilen Ubeydullah bin Ziyad 20.000
kişilik ordusu ile Ceyhun Nehri'ni geçerek, Buhara'ya yönelir. Beykenti
de geçen komutan Ubeydullah'ın Buhara'ya yaptığı saldırılar karşısında,
Buhara prensesi Hatun1 emrindeki Türk kuvvetleri ile şiddetli
çarpışmalardan sonra sulh yapmak zorunda kalır. Böylece Ubeydullah
sulhtan sonra, yanına aldığı Türk askerlerini Irak'a götürerek,
Basra'ya yerleştirir. Tarihi kaynaklar, Basra'ya yerleştirilen Türk
askerlerinin 2000 kişi kadar olduklarını belirtmektedir.

Ayrıca
ünlü oryantalist J. H. Kramers, "12. yüzyılda Kerkük civarının,
başkenti Erbil olan Türk beyliği Begtekinliler'in idaresinde" olduğunu
İslam Ansiklopedisi'nde belirtmek suretiyle, bölgedeki Türk varlığının
Osmanlı Devleti'nden önceye dayandığını vurgulamaktadır.


İngiliz İşgali ve Türkmenler

Birinci
Dünya Savaşı'nın sonunda, toprakları İngiliz işgaline uğrayan Musul,
Kerkük ve Erbil Türkmenlerinin ileri gelenleri, istilacı güçlere karşı
mücadele etmek için, hemen harekete geçmişlerdi. Anadolu toprakları
üzerinde yürütülen Milli Mücadele'ye paralel olarak başlayan, bölgedeki
hareketler, gücünü yine Anadolu'dan alıyordu. İlk olarak, İngilizlerin,
halkı Osmanlı devleti aleyhine kışkırtmalarını önlemek için, acil
biçimde önlemler alınmağa başlandı. İngilizlerin bölgedeki siyasi
hakimleri, para vererek elde ettikleri bazı aşiret reislerini yanlarına
çekmek için büyük gayret gösteriyorlardı. Buna karşılık, Türklerin
ileri gelen liderleri, İngilizlerin bu gayretlerini boşa çıkarmak için,
olağanüstü çaba harcıyorlardı. Bunların arasında Erbil Türklerinin çok
sevilen ve sayılan din alimi [[Küçük Molla Efendi[[ (1867-1943)'nin,
halkı İngilizlere karşı mücadeleye davet eden ve işgalcilerin
propagandalarına karşı uyanık olmağa yönelik konuşma ve sohbetleri,
büyük etki yapıyordu.

Türkmen Nüfusu

Irak
Türkmenleri, Irak'ın kuzeyinden itibaren Telafer, Musul, Erbil,
Altunköprü, Kerkük, Tuzhurmatu, Kifri, Kara Tepe, Hanekin, Mendeli ve
Bağdat'ın güney doğusunda bulunan Bedre'ye kadar uzanan bir şerit
üzerinde yerleşmektedir. Türkmenlerin nüfusu, devletin asimilasyon
politikası doğrultusunda hem gizli tutulmuş, hem de gerçeği
yansıtmamaktadır.Halen  civarında nüfusa sahiptirler.

1958
yılında Bağdat'ta yayınlanan (The Iraqi Revolution 14 th July
Celebrations Committee) adlı kaynağa ve 1987'de Londra'da Inquiry
Dergisi'nde yayınlanan "The Forgotteen Minority:The Turkomans of Iraq "
adlı makaleye göre 1957 yılında yapılan sayımda Irak' ta 600.000
Türkmenin yaşadığı belirtilmiştir. Bu kaynaklara göre Irak'ın % 8,94'ü
Türkmen’dir. Daha sonra Irak'ta yayınlanan resmi kaynaklar ise
Türkmenleri % 2 olarak göstermiştir. Türkmenlerin gerçek oranı %
13'tür. Irak'taki Türkmen nüfus bugün ise 2-2.5 milyondur.

Irak Kürdistanı Bölgesi

Kürdistan
terimi ilk olarak 11. yüzyılda Selçuklular tarafından kullanılmıştır.
Coğrafi anlamda, Kürtlerin yaşadıgı, Toros ve Zaros dağlarının
kesiştiği, Yukarı Mezopotamya'yı da içine alan, Türkiye'nin Doğu ve
Güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Iran'ın Kordestan, Batı Azerbaycan,
Kermanşah ve Loristan eyaletlerini tamamen veya kısmen kapsayan coğrafi
bölgeyi tanımlamak için kullanılsa da Türkiye'de ülkeyi bölme amaçlı
kişilerce de imalı olarak kullanılabildiği için Yargıtay'ın yakın
zamanlarda aldıgı kararlara kadar, "Kürdistan" kelimesinin kullanılması
ülkenin doğusunda bir bağımsızlık talebinin ifadesi olarak
değerlendiriliyor ve koğuşturmaya tabi tutuluyordu.

Günümüzde
Irak Kürdistanı Bölgesi, siyasi bir bölgenin sınırlarını çizmekten çok
cografi-kültürel bir bölgenin sınırlarını çizmektedir.

Kürdistan terimin kullanımının tarihçesi

Osmanlı döneminde
"Kürdistan" kelimesi imparatorlukta Kürtlerin çogunluk halinde yaşadığı
bölgeleri nitelendirmek için resmi düzeyde kullanılıyordu. Örneğin; 1847Kürdistan Madalyası adını taşımaktadır.
yılındaki Bedirhan isyanının bastırılmasında yararlık gösterenler için ihdas edilen madalya
Cumhuriyet
döneminde, Lazistan gibi, diğer bütün etnik takılarla oluşturulan yerel
adlar gibi "Kürdistan" da resmi kullanımdan kaldırıldı ve sözkonusu
bölge cografi yön isimleriyle (Şark, Doğu, Güneydoğu) adlandırılmaya başlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumarsiviz.com/
[_HiTMaN_]
Moderatör
Moderatör
[_HiTMaN_]


Erkek Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 294
Yaş Yaş : 39

Nerden Nerden : KoNyA
Lakap Lakap : Muhammed Sercan DADAK
Ruh Hali Ruh Hali : Irak ve Irak Tarihi Keyifl10
Burç Burç : Irak ve Irak Tarihi 147a
İfade İfade : Irak ve Irak Tarihi Icon_king
Aktiflik Aktiflik : Irak ve Irak Tarihi Rank1012
Tecrübe Tecrübe : Irak ve Irak Tarihi Rank1113
Paylaşım Paylaşım : Irak ve Irak Tarihi Rank1014
Uyarı Uyarı :
Irak ve Irak Tarihi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Irak ve Irak Tarihi Right_bar_bleue

Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/06/08

Irak ve Irak Tarihi Empty
MesajKonu: Geri: Irak ve Irak Tarihi   Irak ve Irak Tarihi Icon_minitime12/29/2008, 22:31

bu da ıraktan görünüm
Irak ve Irak Tarihi Www.yeniresim.com_irak_resimleri
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumarsiviz.com/
 
Irak ve Irak Tarihi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» afrika tarihi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ForumArsiviz :: Forumarşiv Genel Ve Güncel :: Yabancı Ülkeler Şehirler-
Buraya geçin: